top of page
Writer's pictureUgurcan Ozdemir

Evin Kucuk Oglusu

Evin küçük oğlusu olmak güzel şeydir. Eve neşe getirir, veletsindir çünkü. Abi üniversitedir, ödevleriyle dersleri ile uğraşır, baba bütün günün sıkıntısıyla gelir eve, anne ev işleriyle uğraşır, yemekti, dışarıya çıkma, günlük rutin işlerdi derken, annede gelir eve yorgunluğuyla beraber. Akşam yemekte toplanır bütün aile bütün dünyanın omuzlarının yükleriyle. Velete dünya çok güzeldir, tek derdi tek tasası o gün mahallede tasolarını kökmüş olmalarıdır arkadaşlarının. Amaan varsın olsun ne olacak tasoydu en nihayetinde. Velet başlar o gün başından geçenleri, okulda öğretmeninin sorduğu matematik sorusuna hemen atılıp tahtaya çıkıp çözdüğünü, tenefüslerde basket oynayıp sınıfa leş gibi terli terli girdiğini ve arkadaşlarının ondan kaçtığını büyük bir heyecanla ve gülerek anlatır. Okuldan dönünce terli okul üniformasını yatağa atıp şortunu altına çektiği gibi sokağa atmıştı zaten kendisini. Sokağı anlatmaya başlar ama tasolarının köküldüğünden bahsedemez, o konuda biraz buruktur içi. Sokakta lakabı çok sevmesede ‘bebe’dir, çünkü aynı top peşinde koştugu takım arkadaşları kendisinden çok çook büyüktür. Ama abilerinin ‘bebe’si olmaktan hoşlanır, mahallenin diğer çocukları gibi oynanan maçları kenardan seyretmez, tam aksine kocaman top arkadaşlarının kalesini korur o ufacık bebe. mutludur be kalede olmaktan. Akşam yemek masasında konustukça konuşur bir velet, komiklikler şakalar yapar, az da olsa yükünü alır aklınca büyüklerinin.

Günler geçer, aylar, yıllar. Velet büyür… Haliyle yıllar ailesi içinde geçer… Evin küçük oğlu içten içe can atar velet olmak için. İçindeki velet dışarı çıkmaya çalıştıkça, büyümeye sebep olan yıllar önüne çıkar:’ Hop kardeş biraz ağır bas!’ Biraz durulur bizim evin küçük oğlu ama içinde o velet hiç ölmedi. Yıllar sonra bir aile kahvaltısında yaptığı şaklabanlıkları düşünerek mutlu olur:’O velet hala bir yerimde’…



5 views0 comments

Recent Posts

See All

Bình luận


bottom of page